Yapay zeka, araştırmacıların antik dünyanın en büyük gizemlerinden bazılarını çözmesine yardımcı olabilir. Bilinmeyen dilleri deşifre etmek, kayıp kütüphaneleri okumak ve Nazca çizgilerinin anlamını ortaya çıkarmak gibi görevlerin üstesinden gelebilir.

Bilinmeyen Dilleri Çözmek

Bilinmeyen diller, antik dünyanın en büyük gizemlerinden biridir. Minos uygarlığının kullandığı Linear A dili, bu dillerden biridir. Linear A dilinde yazılmış bin 400 tabletin tarihi M.Ö. 1800’e kadar uzanıyor ve birçok çabaya rağmen asla çözülemedi.

MIT ve Google’ın AI laboratuvarı Deepmind’dan araştırmacılar, Linear B’deki metinleri otomatik olarak çevirmek için yapay zekayı kullandılar. Bu ilk kez yapıldı ve yapay zekanın bir gün Linear A’daki metinleri çözebileceğine dair umutları ateşledi.

MIT ve Deepmind’dan bir ekip, farklı diller arasındaki ilişkileri keşfederek kayıp dilleri çözebilecek yeni bir sistem üzerinde çalışıyor.

Kayıp Kütüphaneleri Okumak

Herculaneum parşömenleri, Pompeii yakınlarındaki harabelerde keşfedildi. Şaşırtıcı derecede kırılgan, kömürleşmiş kağıt tomarları, M.S. 76’da yanardağın patlamasının ardından korunmuştu.

Parşömenler 1750 yılında Julius Caesar’ın kayınpederine ait olduğu düşünülen lüks bir villanın içinde bulundu.

Havayla temastan dolayı çürüyen dönemin diğer kütüphanelerinin aksine, parşömenler korunmuştu ancak şu ana kadar okunamaz haldeydi.

Yapay zeka nihayet araştırmacılara, patlamadan sonra neredeyse 2 bin yıl boyunca şifresi çözülemeyen parşömenleri okumanın bir yolunu sunabilir.

Kentucky Üniversitesi’nden Profesör Brent Seales’in öncülük ettiği ve Silikon Vadisi yatırımcılarının sunduğu nakit ödülü içeren araştırma, parşömenlerin şifresini çözmek için yapay zeka modellerini kullanıyor.

Bilgisayar bilimi öğrencileri, parşömenler üzerindeki yazıyı okumak için bilgisayar tomografisi denilen bir çeşit x-ray tarama tekniğine başvurdu.

Parşömenlerde antik Yunan ile Romalı şairlerin ve yazarların eserlerinin olabileceği yönünde umutlu.

Nazca Çizgilerinin Gizemi

Hayvanları ve biri ”astronot” olarak tanımlanan insansı varlıkları gösteren Nazca Çizgileri, 1972 yılında keşfedildi. Ancak kimse bu çizgilerin ne anlama geldiğini çözemedi.

Komplo teorisyenleri, alanı kaplayan çizgilerin uzaylılar tarafından yaratılmış olabileceğini iddia ediyor.

Bilim insanları, bunların büyük olasılıkla geçit töreni için yollar olarak kullanıldığını ve devasa boyutlarının, Tanrılar tarafından görülebilecek kadar büyük yapılmak istenmesinden kaynaklandığını öne sürüyor.

Yapay zeka, M.Ö. 500 ile M.S. 500 yılları arasında insanlar tarafından Peru coğrafyasına oyulmuş Nazca çizgilerini keşfetme sürecini hızlandırıyor.

Erozyon ve iklim değişikliği şekilleri riske atarken araştırmacılar zamana karşı yarışıyor.

Araştırmacılar mümkün olduğunca çok sayıda şekli tanımlamak ve korumak zorunludur vurgusu yapıyor.

Yapay zeka, antik dünyanın gizemlerini çözmek için güçlü bir araç olabilir. Bilinmeyen dilleri deşifre etmek, kayıp kütüphaneleri okumak ve Nazca çizgilerinin anlamını ortaya çıkarmak gibi görevlerin üstesinden gelebilir.

Yapay zeka bu hedeflere ulaşmak için kullanılıyor olsa da, araştırmacıların bu gizemleri çözmek için hala çok çalışması gerekiyor.