Küresel iklim değişikliğinin yıkıcı etkileri Karadeniz’i de derinden vuracak. En kötü iklim senaryosuna göre, deniz suyu sıcaklıklarının 2100 yılına kadar tam 4 derece artması bekleniyor. Bilim insanları, bu ısınmanın aşırı hava olaylarını, fırtınaların şiddetini ve deniz seviyesindeki yükselmeyi artıracağı konusunda acı bir uyarıda bulunuyor. Eğer sera gazı emisyonları kontrol altına alınmazsa, Karadeniz’in ekolojik dengesi geri dönülmez bir şekilde bozulacak, kıyı şeridindeki yaşam alanları ve tarım arazileri ciddi tehdit altına girecek. Bu durum, sadece bölgesel değil, küresel bir sorumluluğu da beraberinde getiriyor; çünkü Karadeniz’in kaderi, tüm insanlığın ortak iklim mücadelesine bağlı.


İklim Senaryoları ve Karadeniz’deki Değişimler

İklim değişikliği projeksiyonları, küresel sera gazı emisyonlarının kontrol altına alınmaması durumunda atmosferik sıcaklıklarda yaşanacak artışları öngören ve temsili konsantrasyon yolları (Representative Concentration Pathways /RCP) adı verilen senaryolara göre hazırlanıyor. Bu senaryolar, gelecekteki olası iklim koşullarını modellemek için kullanılıyor.

En kötümser senaryo olan RCP8.5’e göre, dünyada fosil yakıta dayalı büyüme sürüyor ve emisyonlar hızla artıyor. Bu durumda 2100 yılına kadar sıcaklıkların ortalama 3,2 ila 5,4 derece arasında artması kesin olarak bekleniyor. Emisyonların 2040’a kadar artıp sonra sabitlendiği orta düzey senaryo olan RCP4.5’e göre sıcaklık artışının ortalama 1,8 ila 3,2 derece arasında olacağı öngörülüyor. En iyimser senaryo RCP2.6’da ise emisyonlar hızla düşüyor ve sıcaklık artışı ortalama 1 ila 1,8 dereceyle sınırlı kalıyor.

Prof. Dr. Ilıcak ve ekibi, okyanus dolaşım modelini kullanarak hazırladıkları simülasyonla 2100 yılına kadar Karadeniz’in deniz yüzeyi sıcaklıklarında yaşanacak artışları net bir şekilde ortaya koydu. RCP senaryolarına göre hazırlanan simülasyona göre Karadeniz’in yıllık ortalama deniz yüzeyi sıcaklığı en kötü senaryoda ortalama 3,5-4 dereceye kadar yükselerek 15,5 dereceden 19’un üstüne çıkarken, orta senaryoda ortalama 2 derecenin üzerinde artışla yaklaşık 15,5 dereceden 17,8’e, en iyi senaryoda ise ortalama 1 derecelik artışla 15,5’ten 16,5’e yükseldi. Araştırmada denizdeki tuzlanmanın en kötü senaryoda kilogramda 3 gram, orta senaryoda 2 gram, en iyi senaryoda ise 1,5 gram artacağı kesin olarak belirlendi. Bu veriler, Karadeniz’in gelecekteki ekolojik durumu hakkında ciddi endişeler yaratıyor.

Artan Fırtınalar, Deniz Seviyesi Yükselmesi ve Toprağın Tuzlanması: Karadeniz İçin Kritik Tehditler

Prof. Dr. Ilıcak, Türkiye’yi çevreleyen denizlerdeki sıcaklık ve tuzluluğun değişiminin deniz seviyesi yükselmesine ve fırtına kabarmasına yönelik etkilerini incelemek için yüksek çözünürlüklü modellere ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Küresel okyanus modellerinin düşük çözünürlüklü olmasının, bölgesel çalışmalar için yetersiz kaldığını, Karadeniz ve Akdeniz için yüksek çözünürlüklü modellere kesinlikle ihtiyaç duyulduğunu ve bu nedenle atmosfer modellemesinde yaygın bir yöntemi kullanarak daha küçük ölçekli iklim simülasyonları oluşturduklarını söyledi.

İlginç sonuçlar bulduklarını ifade eden Ilıcak, “En kötü olan RCP8.5 senaryosunda Kuzey Karadeniz’de, Türkiye’nin kuzeyindeki fırtınaların enerjisi artacak. Karadeniz’in sıcaklığının artmasının en büyük etkisi fırtınaların şiddetinin artması olacak. Aynı Atlantik’teki kasırgalar gibi eğer deniz yüzey sıcaklığı artmaya başlarsa, ondan gelecek buharlaşma enerjisiyle yağış miktarının şiddeti artacak. O yüzden de Karadeniz’deki fırtınaların, fırtına kabarmalarının şiddeti ve deniz seviyesi yükselmesi çok daha fazla olacak,” diye konuştu. Suyun ısınmayla birlikte genleşmeye başladığını hatırlatan Ilıcak, bu durumda deniz seviyesinin de yükselmeye başladığını ve bu sonucun sürpriz olmadığını kaydetti.

Isınmayla birlikte deniz tuzluluğunda artış olacağının da altını çizen Ilıcak, çalışmanın sonucunda tahmin edemedikleri bir etkeni ortaya koyduklarından bahsetti. Ilıcak, “Kıyıya yakın tarım yapılan arazilerde deniz seviyesi yükselmesinden dolayı toprağın tuzlanması söz konusu olacak,” ifadelerini kullandı. Ilıcak, özellikle mendereslerde, ovalarda deniz seviyesi yükselmesinin toprağın tamamen tuzlanmasına, belli bir bölgenin artık tarım yapılamaz hale gelmesine neden olduğunu kesin olarak vurguladı.

Ilıcak, şu değerlendirmeleri paylaştı: “Karadeniz’in yaşayan bir denizden çok daha az yaşayan bir denize dönüşme ihtimali yüksek. Karadeniz’e sıfır konumda olan yollarda problemler olmaya başlayacak. Yaptığımız simülasyonlara göre deniz ısı dalgalarının sayısı ve şiddeti artacak. Bu, sıcaklık ve tuzluluk artışıyla birleşerek balık ölümlerini artıracak ya da toplam balık miktarındaki hacmin düşmesine neden olacak.” Karadeniz için hazırladıkları yüksek çözünürlüklü okyanus modelini ilerleyen simülasyonlarda ölçeklendirerek kullanacaklarını bildiren Ilıcak, aynı yöntemin ilerleyen dönemde Akdeniz ve Ege için de uygulanacağı bilgisini verdi.

Ilıcak, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu küresel bir problem, bunu kabul etmek lazım. Emisyonların bir an önce azalması gerekiyor. 2035’e kadar karbon emisyonlarında artış devam edecek, ondan sonra azalmayı göreceğiz gibi duruyor. Endüstrinin her alanında bütün emisyonların her aşamada azalması gerekiyor. Hedefler tutmazsa Türkiye denizlerini çok iyi bir şeyler beklemiyor açıkçası. O yüzden de Türkiye’nin üzerine düşen görevler var ama maalesef bu tamamen küresel bir sorumluluk. Herkesin bir şekilde emisyonlarını azaltması lazım aynı zamanda. Sadece biz azalttık diye Karadeniz iyi olmayacak. Kötü tarafı maalesef bu.”