Türkiye genelinde 1 Ocak – 17 Haziran 2025 tarihleri arasında, araç içi acil arama sistemi (e-Call) üzerinden yapılan bildirimlerle 2 bin 470 trafik kazasında 3 bin 902 yaralıya hızla yardım ulaştırıldı. e-Call sistemi, mayıs ayında Niğde’de bir tırın Togg marka otomobile arkadan çarpmasıyla meydana gelen kazanın ardından kamuoyunun gündemine geldi. Çarpışma sonrası aracın güvenlik sistemleri devreye girerek 112 Acil Çağrı Merkezi’ni otomatik aradı ve olay yerinin konum bilgilerini paylaştı. Bu olay, e-Call’un hayat kurtarıcı rolünü bir kez daha gözler önüne serdi. Artık yeni model araçlarda standart hale gelen bu teknoloji, kaza anında zamanla yarışan kurtarma ekipleri için kesinlikle paha biçilmez bir araçtır ve her geçen gün daha fazla can kurtarmaya devam ediyor.

e-Call Sisteminin İşleyişi ve Hayat Kurtaran Özellikleri

Günümüzde birçok yeni model araçta bulunan e-Call sistemi, ciddi bir kaza anında sürücü veya yolcuların herhangi bir şey yapmasına gerek kalmadan otomatik olarak devreye giriyor. Sistem, kaza anına dair kritik bilgileri saniyeler içinde 112 Acil Çağrı Merkezi’ne iletebiliyor. Bu sayede sağlık ve kurtarma ekipleri, olayın nerede ve ne kadar ciddi olduğunu anında öğrenerek en hızlı şekilde müdahale edebiliyor. Bu özellik, özellikle sürücülerin bilinçlerini kaybettikleri veya telefonlarına ulaşamadıkları durumlarda hayat kurtarıcı bir rol oynuyor.

112 Acil Çağrı Merkezi Bilgi İşlem ve Teknik Hizmetler Şube Müdürü Burak Kalpakçıoğlu, e-Call’un 2018’den itibaren mevzuat değişikliğiyle Türkiye’de zorunlu hale getirildiğini belirtti. Kalpakçıoğlu, “Sistemin çalışması için sadece araçta SOS tuşuna basmak ya da kaza durumunun gerçekleşmesi yeterlidir. Vatandaşın 112’yi aramasına gerek yoktur,” diyerek sistemin basit ve etkili çalışma prensibini vurguladı. Niğde’deki Togg kazasına da değinen Kalpakçıoğlu, tırın otomobile çarpmasıyla sonuçlanan kazanın ardından sistemin otomatik olarak çağrı merkezini aradığını ifade etti. “Kaza anında araç içerisindeki sensörler çarpışmayı algıladığında, çağrı 112’deki e-Call masalarına düşüyor. Operatörümüz çağrıyı karşılıyor ve acil bir durum olup olmadığını anlamaya çalışıyor. Genelde yaralanmalı durumlarda karşıdan ses alamazlar,” diyen Kalpakçıoğlu, ses alınamadığı durumlarda da ilgili çağrının yardım ekiplerine yönlendirildiğini ve bu şekilde yardım hizmetinin hızlıca ulaştırıldığını kesinlikle belirtti.

Vatandaşların sadece kazalarda değil, araç içinde karşılaştıkları herhangi bir acil durumda da SOS tuşunu kullanarak yardım talebinde bulunabileceklerini ifade eden Kalpakçıoğlu, operatörlerin yardımın gerekli olduğu durumlarda ilgili ekipleri yönlendireceğini söyledi. Bazı araçlardaki sensörlerin bilinç kaybı gibi kritik durumları da algılayabildiğine işaret eden Kalpakçıoğlu, “Araç içerisindeki sensörler, araçta herhangi bir kaza durumu veya sürücünün herhangi bir bilinç kaybı gibi durumları algılayabilecek seviyede ise yani araç bilgisayarı vasıtasıyla araçta teknik anlamda herhangi bir terslik olduğunu anlarsa, e-Call modülü üzerinden 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ulaşır,” dedi. Bu durum, teknolojinin insan hayatına nasıl dokunduğunun ve güvenlik açısından ne kadar ilerlediğinin kesinlikle bir göstergesidir.

Çağrı İstatistikleri ve Sistem Kullanımında Dikkat Edilmesi Gerekenler

112 Acil Çağrı Hizmetleri Daire Başkanlığı verilerine göre, Türkiye’de araç içi acil arama sistemi üzerinden 1 Ocak – 17 Haziran 2025 tarihlerinde 134 bin 238 çağrı alındı. Bu çağrılardan 4 bin 89’u vakaya dönüştü ve asıllı çağrı olarak kaydedildi, 2 bin 470’i trafik kazası nedeniyle gerçekleşti ve 3 bin 902 yaralıya müdahale edildi. Söz konusu toplam çağrı adedine, üreticilerce yapılan test çağrıları ve araç kullanıcılarının bilmeden veya fark etmeden araçlarındaki SOS tuşuna basmaları sonucu yapılan hatalı aramalar dahil oldu. Bu durum, sistemin test edilmesi ve bilinçsiz kullanımının yol açtığı gereksiz meşguliyetin bir göstergesidir.

Asılsız çağrılara da değinen Kalpakçıoğlu, “Sistemi denemek veya çalışıp çalışmadığını test etmek için vatandaşlarımız tabii ki tuşa basıyor. Ricamız, bunları en aza indirgememiz ve sadece gerçek acil durumlarda 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ulaşmalarıdır,” dedi. Bu uyarı, acil durum ekiplerinin gereksiz yere meşgul edilmemesi ve gerçek ihtiyaç sahiplerine daha hızlı ulaşılabilmesi için kesinlikle kritik önem taşıyor. e-Call sisteminin Türkiye’de akıllı ulaşım teknolojileri açısından önemli bir adım olduğunu vurgulayan Kalpakçıoğlu, “Vatandaşlarımızın umarım bu durumu yaşamamalarını ve hiç ihtiyaçlarının olmamasını dileriz ancak ihtiyaçları olduğu her zaman 112 Acil Çağrı Merkezleri yardımlarına koşacaktır,” diye konuştu.

Bu yıl içinde e-Call vakalarının en yüksek olduğu iller sırasıyla İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir ve Antalya olarak kaydedilirken, en düşük olduğu iller ise Çankırı, Hakkari, Muş, Bartın ve Ardahan olarak belirlendi. Bu istatistikler, e-Call sisteminin özellikle büyük şehirlerde ve yoğun trafik bölgelerinde ne kadar aktif kullanıldığını kesinlikle gösteriyor.

e-Call sistemi nasıl çalışır? Ciddi çarpışma anında araç içi sensörler (örneğin hava yastığının açılması) devreye girerek sistemi otomatik olarak tetikliyor. Sistem, kaza yerinin GPS tabanlı koordinatlarını ve diğer önemli verileri 112 Acil Çağrı Merkezi’ne iletiyor. Bu sayede sürücü veya yolcular, bilinçlerini kaybetmiş olsalar dahi kurtarma ekipleri kazanın lokasyonunu anında öğrenebiliyor. Araç içinde bulunan “SOS” butonu ile de manuel olarak aktifleştirilebilen e-Call, örneğin bir yolcunun acil tıbbi yardıma ihtiyaç duyması durumunda kullanılabiliyor. Sistem aktif hale geçtiğinde araçtaki dahili haberleşme modülü hücresel şebeke üzerinden 112’yi arıyor ve Minimum Veri Seti (MSD) adı verilen standart veri paketini acil çağrı merkezine iletiyor. Bu veri paketi, kazanın zamanı, aracın GPS/GNSS tabanlı konum koordinatları, yeri ve araç kimliği gibi bilgileri içerir. Aynı anda araç içi sistem, sesli iletişim kanalını da açarak 112 operatörünün araç içindekilerle konuşabilmesini sağlıyor.

Türkiye’deki uygulama ve teknik altyapı da AB mevzuatına paralel olarak geliştirildi. AB çapında e-Call sisteminin zorunlu hale gelmesi için gerekli yasal düzenleme, 29 Nisan 2015’te kabul edilmiş ve 31 Mart 2018’den itibaren Avrupa Birliği üyesi ülkelerde satışa sunulacak yeni tip tüm binek (M1) ve hafif ticari (N1) araçların 112 e-Call sistemi ile donatılması şart koşuldu. Türkiye, AB mevzuatına paralel olarak e-Call sistemini ulusal düzeyde hayata geçirmek üzere yasal ve teknik adımlar attı. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) da 22 Ocak 2018 tarihli kararla e-Call aramalarının kesintisiz gerçekleşmesi için mobil şebeke işletmecilerine yönelik düzenlemeler getirdi. Türkiye genelinde e-Call çağrılarının herhangi kesintiye uğramadan her koşulda 112’ye bağlanması kesinlikle garanti altına alındı.